AV. ATİLLA ÖZEN


ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ KARIN DOYURUR MU ?

Yine ve yeniden Anayasa değişiklikleri ülkenin gündeminde.


Anayasalar devletin yapısını, hükümet şeklini, organlarını, hak ve özgürlükleri gösteren yasaların üstünde yer alan temel bir hukuki belgedir. 

1980 askeri darbesinin ürünü olan 1982 tarihli son Anayasamızda, 19 kez değişikliğe gidildi.

Cumhuriyetin kuruluş felsefesiyle birlikte evrensel ve toplumsal değerleri yansıtan bir ortak uzlaşı metni olması gereken Anayasa, son dönemlerde değişiklikleri ve bu değişikliklerin sonuçları itibariyle tartışmaların odağı haline geldi.

Bu Anayasa değişikliği gündemi, bir yanda israfın kol gezdiği ortamda;yurt ve barınma sorunu yaşayan üniversite öğrencisinin, iş bulamayanların, işten çıkartılıp da davası yıllarca bitmeyen yurttaşın, şiddete uğrayan kadının, pahalı mazot ve gübre maliyetleri nedeniyle çıkmazda olan çiftçinin, hayvancının, zamlarla mücadele eden yurttaşın ve esnafın ne kadar gündeminde?

Eğer Türkiye gerçekten büyümüş ve zenginleşmiş, toplumun tamamının sorunları çözülmüş vaziyette yaşadığı bir yerse, bu mutlu ülke acaba nerede? 

Peki, Anayasa değişiklikleriile yurttaş kendisini daha özgür hissedecek mi? Kendini ifade etme, eleştirme ve barışçıl bir şekilde protesto etme hakkınıkazanacak mı? Sorununun çözülmesi için devlete başvurduğunda, kendisine adaletle davranılacak mı?

Yapılacak Anayasa değişiklikleri, değil kişiye ve olaylara özgü uygulamaları, kişi ve olaya özgü yönetmelik ve yasa değiştirmeyi ortadan kaldıracak mı? Yasa önünde herkesin eşit olmasını sağlayacak mı?

Zaten temel hak ve özgürlüklerle ilgili neredeyse tüm bu güvenceler Anayasada var. Öyleyse sorun ne? Sorun, zihniyet ve uygulama sorunu.

Demokratikleşmenin gündemde olduğu 1990’larda, gözaltına alınan sanığın avukatı ile görüşebileceğine dair bir Başbakanlık genelgesi yayınlanmıştı. Bu genelgeye dayanarak dönemin İstanbul Barosu Başkanı Av. Turgut Kazan, gözaltındaki iki avukat ve bir gazeteci ile görüşmek için başvuruyor ancak zamanın Devlet Güvenlik Mahkemesi Başsavcılığı, yasalarda böyle bir hakkın olmadığı gerekçesiyle talebi reddediyordu. Bunun üzerine BaroBaşkanı genelgenin hiçbir işe yaramadığınıbelirterek genelgeyiBaşbakanlığa iade ediyordu.

Anayasa gereğince Anayasa Mahkemesi kararları herkesi bağlamasına rağmen, Anayasa’nın uygulanmasının denetimini yapan en tepedeki kurum olan Anayasa Mahkemesi’nin Başkanı,kararlarının uygulanması gerektiği uyarısında bulunmak zorunda kalıyor.

Akıllara,“en iyi yasanın kötü uygulayıcı elinde berbat, en kötü yasanın iyi uygulayıcı elinde mükemmel olacağı” sözü geliyor.

Belki de değişmesi gereken Anayasa değildir…Av. ATİLLA  ÖZEN