Filiz GÖKCE


GELECEGIMIZ YANIYOR

Ülkemizin dört bir yanında yaşanan orman yangınları hepimizde derin bir üzüntü yarattı.


Yangınlarda hayatını yitiren yurttaşlarımızın yakınlarına başsağlığı ve sabır, yaralılarımıza acil şifalar diliyorum. Yangında evlerini, tarım arazilerini, seralarını, hayvanlarını kaybeden tüm yurttaşlarımıza dayanışma duygularımı iletiyorum.

Ülkemizin özellikle batı ve güney kıyılarında mevsimsel sıcaklıklarının arttığı dönemlerde insan kaynaklı orman yangınları hemen her yıl tekrarlanmaktadır. Bu yangınlar can ve mal kaybına neden olduğu kadar, ülkemizin orman varlığını tüketerek ortak geleceğimizi tehdit etmektedir. Özellikle Akdeniz iklim kuşağında bulunan yaklaşık 13 milyon hektar ormanlık alanımız büyük risk altında bulunmaktadır. Ülkemizde her yıl on binlerce hektar ormanlık alanımızın yok olmasına neden olan bu yangınların engellenmesi ve ormanlarımızın korunması, başta kamu otoritesi olmak üzere yurttaşlar olarak ortak sorumluluğumuzdur. Bu baglamda 《 Orman Yangınların Önlemek/ Azaltmak》 için  yapılması gerekenleri ısrarla halkimiza  hatırlatmak teknik bir insan olarak en önemli vazifemdir. 

1-     Orman yangınlarının esas nedenini, büyük ölçüde insan faktörü olusturmaktadır. Bu nedenle, öncelikle ülke nüfusunun ormanların önemini kavramıs olmaları gerekir. Bu anlamda basın-yayın organlarındaki orman ve orman yangınları ile ilgili programlar arttırılabilir. Ancak, bu konuda ve benzer sorunlarda  en kalıcı çözüm, örgün eğitim kurumlarında verilecek sürekli eğitim olmalıdır. Özellikle ilköğretim kademesinde, ormanların önemi ve ekonomik avantajları konusunda etkin bir eğitim yapılmalıdır. 
      
2-    Türkiye’de orman alanlarının yönetimi ve ormancılık çalısmaları, 1961 Anayasa’na dayanılarak çıkarılan 6831 sayılı Orman Kanunu ve ona dayalı yönetmelik hükümlerine göre yürütülmektedir.6831 sayılı Orman Kanunu, ormancılık biliminin gereklerine uygun olarak yeniden düzenlenmelidir. 

3-    Orman yangınları ile mücadele edebilmek için öncelikle, yangın riskinin ve yangınların fazla olduğu yerler yeniden tespit edilmeli ve bu alanlarda sıcaklık, yağıs, bağıl nem ve rüzgâr gibi iklim elemanları sürekli izlenerek yangın sezonlarında çok daha fazla dikkatli olunmalıdır. 

4-    Yangın riskinin fazla olduğu ormanlık alanların uygun kosulları tasıyan kesimlerinin ulusal park, tabiat parkları gibi koruma alanlarına dönüstürülmesi, orman yangınlarının azaltılmasında bir baska önlem olabilir. 

5-    Yangına duyarlı olan bölgelerdeki ormanlık sahalarda, özellikle yangın     mevsimlerinde     gerçeklestirilecek     turistik     aktivitelere,     yeni düzenlemeler ve kısıtlamalar getirilmelidir. 

6-    Türkiye’de 20000 dolayındaki orman içi ve orman kenarı yerlesmede, 
10 milyonu askın nüfus kitlesi yasamaktadır. Temel ekonomik faaliyetleri ormancılık olan bu yerlesmelerdeki nüfus, çesitli ihtiyaçlarını gidermek için ormanları tahrip etmektedirler. Buralarda yangınlar da ormanları tahrip eden bir unsur olarak dikkati çekmektedir. Bu nedenle belirli bir plân dahilinde ve uzun vadede, orman içi ve kenarındaki yerlesmelerin baska yerlere tasınması düsünülebilir. 

7-    Bir orman yangının erken saptanması, yangının büyümeden denetim altına alınması açısından, son derece önemlidir. Bunun için yangın riskinin fazla olduğu alanlarda ormanlar sabit gözetleme noktaları (kule ve kulübeler), gezici ve sabit gözeticiler, hava araçları ile sürekli olarak gözetilmelidir.
Gözetleme noktaları sayısının arttırılması ve uygun haberlesme araçları ile donatılması, yangına erken müdahale için büyük bir önem yasir.

 9- Orman yangınlarının çıkmasını engellemek için alınan önlemlere kosut olarak, meydana gelen bir yangının saha olarak küçük kalmasını sağlamak bakımından yangın emniyet yolları ve yangın emniyet şeritleri yapılmaktadır. Yangının yayılmasını engellemek için insa edilen bu yollar, ayrıca yangın müdahale ekiplerinin ulasımında da kullanılır. 

10-    Bilindiği gibi su, dünyanın hemen her ülkesinde çesitli yangınları söndürmede, kullanılan etkili bir yangın söndürücüdür. Ülkemizde de, hazırlanacak bir plân dahilinde ormanların belirli yerlerine göletler insa edilebilir. Ayrıca, yangın söndürmekle görevli isgücünün, içme ve kullanma suyunu sağlamak için de ormanlarda çeĢmeler, kuyular ve küçük sarnıçlar yapılmalıdır. 


11-    Türkiye’de yangın riskinin fazla olduğu alanlarda eğim değerlerinin yüksek olması, karadan müdahaleyi zaman zaman güçlestirir. Böyle bir durumda,havadan müdahale, 
çok daha hızlı ve kolay olur. 
Avantajları nedeniyle orman yangınları ile mücadelede, hava müdahale ekibinin kurulması ve etkin bir hale getirilmesi kaçınılmaz bir zorunluluktur.  

12- Orman yangınını gören vatandasların 177 numaralı telefona bildirmeleri, yangın yerine erken ulasılmasına olanak tanıyacaktır. Bu tür duyarlı yaklaşımlar  yangınların büyümeden kontrol altına alınmasını sağlamada büyük bir önem tasır. 

 13- Yangın söndürüldükten sonra alınacak en önemli önlem  ise, yanan sahanın ivedilikle ağaçlandırılmasıdır. 

 Sonuç  olarak;
 Türkiye ormanları ve ormancılığı için orman yangınlarının olumsuz etkileri, geçmiste olduğu gibi günümüzde ve gelecekte de görülecektir. Çünkü, ülkemizin Akdeniz gibi önemli bir yangın kusağında bulunması ve bilinçsizlik, orman yangınları için çok uygun bir ortam olusturmaktadır. Ancak, alınacak çağdas önlemlerle hem yangın sayısını ve hem de yanan alan miktarını azaltmak, olanaklı görülmektedir. Çok yönlü özellikleri nedeniyle, temel doğal zenginlik kaynaklarımız arasında bulunan ormanlar, özenle korunmalıdır. Unutulmamalıdır ki, Türkiye’de ormanların devamlılığını tehlikeye sokan etkenlerden biri olan yangınlar, ülke insanının da geleceğini tehdit etmektedir. 

Saygılarımla

Filiz Gokce-Insaat Müh.
CHP Eyüp Bld. Meclis Uyesi