Osman YİĞİT


Merdiven Altı Mütahitler

Türkiye’nin karşı karşıya kaldığı en önemli tabii afetlerden biri depremdir. Ülkemiz dünyanın en aktif deprem kuşaklarından birinin üzerinde yer alıyor.


6 Şubatta meydana gelen Depremle Türkiye " olarak, büyük acılar çektik, bir çok can kaybımız meydana geldi. ve bir çok vatandaşımız yaralandı. 

Bütün bunların yanında, yeni yapılar binaların çürük olduğuna da şahit olduk, bizler sağlam binalarda oturduğumuz düşünürken bir tabutun içinde oturduğumuzu gördük, canlarımızın yanmasıyla, Türkiye"de  Sağlam yapılan yapıları da sorgular hale geldik, 

Özellikle Merdiven altı diye tabir etiğimiz hiç bir yetkisi bilgisi olmadığı halde Mütahhitlik yapmak için, kendini yetkili sayanlar bu ülkeyi mezarlığa çevirdiler. 

"Oysa Her ne kadar deprem önlenemez bir doğa olayı olsa da deprem gerçekleştikten sonra oluşacak zararların en aza indirilebilmesi mümkündür. Gerek bireysel gerek se toplumsal olarak felaket öncesinde alınacak önlemler zararı azaltacaktır.

Gerçekten de mimarinin, mühendisliğin, inşaatın ve denetimin kötü olması, meydana gelen bir deprem sonucunda hem maddî hem de manevî olarak birçok zarara sebep olduğunu gördük.

 Bunun için idarenin kusurlu davranışlardan doğan sorumluluğu yanında, müteahhitlerin de yeterli denetim olmaksızın meydana gelen zarardan sorumlu tutulmaları gerekiyor. 

Müteahhidin Sorumlu Tutulması gerekli

 

Kural olarak müteahhitler “gerekli özenin gösterilmemesinden” ve “ruhsata aykırı şekilde bina inşa etmesinden” doğan zararlardan sorumludurlar. Türkiye gibi deprem riskinin yüksek olduğu bir ülkede bu olgunun gerektirdiği kurallara uygun olarak yapılaşma gerekiyor.

 

Müteahhidin cezai ve hukuki bir sorumluluğunun doğması için bu binayı kural ve kaidesine uygun yapmaması gerekiyor. Kullanılan malzemenin uygun olmaması, statiğin hesaplanmaması, plan ve projenin uygun olarak çizilmemesi gibi eksik veya hatalı olarak yapılması gerekirdi... Her şeyi uygun olarak yapması hâlinde yine de deprem bir yıkıma neden olursa illiyet bağının kesilmesi sebebiyle, müteahhide bir sorumluluk yüklenecek bu kusurlardan doğan sorumluluğu kabul etmiş olmalıdırlar...

Yüksek mahkeme deprem sebebiyle meydana gelen hasarlarda haksız fiil sorumluluğunu kabul etmekte ve sorumluluk açısından da müteselsil sorumluluğu kabul etmektedir. Bu da binanın müteahhidi ile proje müellifinin, hasarın meydana gelmesindeki kusur oranlarına bakılmaksızın oluşan zararın tamamından sorumlu olacakları anlamına geliyor. Haksız fiil, kusurlu ve hukuka aykırı bir davranışla bir başkasının mal veya şahıs varlığına zarar vermektir. Haksız fiilin mevcut olabilmesi için; fiil, zarar, kusur, hukuka aykırılık ve uygun illiyet bağının bir arada bulunması gerekir. Unsurlardan birinin eksikliği haksız fiil oluşmasını engellemekte ancak ülkemizde bu hukuk haksız kazanç gibi bağlayıcı kurallar yok sayıldığı için ne yazık ki uygulama konularında, eksikliğimiz var...Burada müteahhidin gerekli dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı kusurlu bir davranışı ile öngörülemeyecek şekilde başka bir kimsenin hayatına son vermesi durumu söz konusu olacağı için “Taksirle Ölüme Neden Olma” suçu oluşacaktır. Bu suç 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 85. maddesinde düzenlenmiştir:

“Madde 85- (1) Taksirle bir insanın ölümüne neden olan kişi, iki yıldan altı yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.