Bilimsel gerçekleri eğip bükerek devasa maden işletmelerini ve endüstriyel tesisleri koruma altına alan bu "sipariş raporları" reddediyoruz!
1. "Sazan" Üzerinden Halkı Aptal Yerine Koymayın!
Resmi ağızlardan yapılan "Sazanlar oksijensizliğe dayanamadı" açıklaması, biyolojik bir cehalet değilse, kasıtlı bir manipülasyondur. Sazan (Cyprinus carpio), tatlı suların en dayanıklı türüdür. Çözünmüş oksijenin dibe vurduğu en kirli sularda bile hayatta kalma becerisiyle bilinir.
Eğer nehrin oksijeni bittiyse, sazanlardan çok daha hassas olan alabalıklar ve kefaller neden hala yaşıyor?
Sadece sazanların ölmesi, bir "oksijen sorunu" değil, sazanların dip çamurunu karıştırarak beslenmesi sonucu maruz kaldıkları Ağır Metal Zehirlenmesidir!
2. Katili Uzakta Aramayın: Sorumluluk Anonimleştirilemez!
Balık ölümlerini "evsel atıklara" bağlamak, kurumsal sorumluluğu buharlaştırmanın en eski ve en kirli yoludur. Bir maden şirketine dava açılabilir, faaliyetleri durdurulabilir; ancak "meçhul piknikçilere" dava açılamaz. Bu stratejiyle, nehirdeki zehirli atık deşarjlarının üzeri örtülmek istenmektedir.
3. Teknik Sorularımıza Cevap Verin!
Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü ile yetkili kurumlara açıkça soruyoruz:
Numune Hilesi: Numuneler, zehir akıp gittikten saatler sonra mı alındı?
Hangi Parametreler? Analizde sadece pH ve Oksijene mi bakıldı, yoksa bölgedeki madenlerin imzası olan Siyanür, Sülfürik Asit, Kurşun ve Kadmiyum taraması yapıldı mı?
Neden Doku Analizi Yok? Ölen balıklara neden "ağır metal birikimi" otopsisi yapılmadı? Oksijen azlığı dokuda iz bırakmaz ama ağır metal, suçun kanıtıdır!
4. Sediment (Dip Çamuru) Nehrin Hafızasıdır!
Maden atıkları suyla beraber akar gider ama ağır metaller nehrin dibine çöker. Nehir yatağından sediment örneği alınmadan hazırlanan her rapor, katili saklamaya yönelik bir senaryodan ibarettir.
Bu haber[i], teknik terimler (hipoksi, alüvyon vb.) kullanarak bilimsel bir kılıf giydirilmiş, ancak hedefi "kurumsal sorumluluğu gizlemek" olan bir PR çalışması izlenimi veriyor. Şüpheniz, çevre mücadelelerinde sıkça karşılaşılan "bilginin manipüle edilmesi" gerçeğiyle örtüşüyor.
Çevre kirliliği vakalarında, sorumluluğu devasa şirketlerden alıp "piknikçi, vatandaş, bilinçsiz halk" gibi dağınık ve anonim bir kitleye yıkmak, literatürde "Greenwashing" (Yeşil Badana) veya "Sorumluluk Kaydırma" olarak bilinen yaygın bir halkla ilişkiler (PR) stratejisidir.
Bu haberin neden maden şirketlerinin lehine bir dil kurduğunu net bir şekilde gösteriyor.
PEŞİNİZDEYİZ!