Giresun yaylalarının bereketli topraklarında yetişen Alucra Kelemi, sadece bir tarım ürünü değil, bir kültürün, emeğin ve kuşaklar boyu aktarılan geleneğin simgesi. Yörede “lahana” yerine “kelem” adıyla bilinen bu özel ürün, tadı, dayanıklılığı ve yöreye özgü aromasıyla coğrafi işaret tescilini hak ediyor.
Toprakla Yoğrulan Bir Gelenek
Alucra’nın serin yayla havası, kireçli ve verimli toprak yapısı, kelem yetiştiriciliğine eşsiz bir karakter kazandırıyor. Bu özellikler sayesinde Alucra Kelemi, diğer bölgelerde yetişen lahanalardan kolayca ayrılıyor. Yaprakları sıkı, iri ve dolgun; aroması ise kendine özgü bir tat dengesiyle tanınıyor.
Her yıl Haziran ayında fide dikimiyle başlayan üretim süreci, Eylül ortasından Kasım sonuna kadar süren bir emek yolculuğuna dönüşüyor. Bu süreçte üreticiler, kelem fidelerini doğal yöntemlerle büyütüyor; kimyasal gübre ya da ilaç neredeyse hiç kullanılmıyor.
Bu doğallık, Alucra Kelemi’ne hem yüksek besin değeri hem de kendine has lezzet profili kazandırıyor.
Köy Köy Yetişen Efsane
Kelem üretiminin kalbi Gürbulak Köyü. Ancak yalnızca orasıyla sınırlı değil.
Karabörk, Fevzi Çakmak, Yeşilyurt, Subaşı ve Arda köyleri de bu eşsiz ürünün üretiminde imeceyle çalışıyor.
Alucra’da 50 dekarlık alandan yılda yaklaşık 350 ton kelem elde ediliyor. Bu rakam, küçük ölçekli aile işletmeleri için büyük bir ekonomik değer anlamına geliyor. Her aile, kendi kelem tarlasını özenle koruyor; hasat zamanı geldiğinde tüm köy adeta bir şenlik havasına bürünüyor.
Yöresel Sofraların Tacı
Alucra Kelemi, yalnızca taze tüketilmiyor. Yöre halkı onu kış sofralarının vazgeçilmezi olan turşular, sarmalar ve kelem diblesi gibi geleneksel yemeklerde kullanıyor.
Bu ürün, Alucra mutfağının ruhunu taşıyor — tıpkı Tirebolu’nun çayı, Şebinkarahisar’ın cevizi gibi, bölgeyle özdeşleşmiş bir tat.
Tescil, Sadece Koruma Değil – Kalkınmanın Anahtarı
Yerel üreticiler ve Alucra halkı, yıllardır sesini yükseltiyor:
“Kelem bizim alın terimiz, emeğimiz, kimliğimizdir. Tescil edilmezse kaybolur.”
Coğrafi işaret tescili, Alucra Kelemi’nin yalnızca adının değil, değerinin de korunması anlamına geliyor. Tescille birlikte:
Ürün adı yalnızca gerçek Alucra üreticileri tarafından kullanılabilecek,
Pazarda taklit ve karışıklıkların önüne geçilecek,
Fiyat istikrarı ve marka değeri artacak,
Üreticinin geliri, ilçenin ekonomisi ve istihdamı güçlenecek.
Uzmanlara göre coğrafi işaret süreci, aynı zamanda Alucra’nın tarımsal kalkınması için bir dönüm noktası olabilir.
Tescil Süreci İçin Beklenen Adımlar
Türk Patent ve Marka Kurumu’na yapılacak başvuru dosyasında ürünün:
Tarihçesi,
Üretim yöntemi,
Coğrafi sınırları,
Görsel ve teknik belgeleri
hazırlanarak teslim edilmelidir.
Bu süreç tamamlandığında “Alucra Kelemi” adı, Türkiye’nin koruma altına alınmış yerel değerleri arasında yerini alacak.
Yöreden Sesler
Alucra’da üreticilerin ortak çağrısı aynı:
“Bizim tohumumuz yerli, toprağımız bereketli, emeğimiz büyük.
Kelem bizim Alucra’mızın simgesidir.
Tescil edilirse hem ürünümüz hem ilçemiz kazanır.”
Bir Coğrafyanın Hikâyesi
Alucra Kelemi, yalnızca bir bitki değil; bir coğrafyanın kimliği, bir halkın emeği ve bir kültürün tadıdır.
Tescil süreci tamamlandığında bu değer, sadece Alucra’nın değil, tüm Türkiye’nin ortak mirası haline gelecektir.
Alucra Kelemi tescil edilmelidir.
Çünkü her yaprağında Alucra’nın havası, toprağı, emeği ve tarihi vardır.
Haber:Yavuz Kayacık